Hekim Motivasyonu...


Bu size basit bir durum gibi gelebilir ama işin içindeki herkes bilir ki çok önemlidir bu.
En ufak bir değişiklik zaten yoğun olan bünyeyi allak bullak eder.
Huzur ve istikrar ister hekim.Bu elinden alındığında da kendini korumasız ve sıkıntı içinde bulur.
Hele durum geleceğiyse daha da çetrefilleşir tablo.


Habertürk gazetesinden Ali TEZEL'de canlı bir örnek vermiş.

médico

İyice Karıştı


Uzun süredir topal bir şekilde devam eden tam gün yasa tasarısı bayram öncesi çıkarılan kararname ile bence iyice düğüm oldu.

Kararname özetle ne diyordu?
Muayenehane sahibi öğretim üyeleri bulundukları üniversite hastanelerinde ameliyata giremez,hasta muayene edemez.

Bu sistem herkeste kafa karışıklığı yapmış durumda.Özellikle de hastalar da..Hastalar bunu söylediğimizde ne diyo bu der gibi bakıyor.Ama durum hakikaten böyle.
Şu ana kadar gözlemlediğim de muayenehaneden vazgeçilmediği yönünde ama zaman ne gösterir bilmiyoruz tabi.

Şimdi hasta muayene etmeyen,ameliyat edemeyen öğretim üyesi ne demek derseniz.Bütün işlerin muayenehanesi olmayan hekimlere kalması,yıllarca devletin emek ettiği öğretim üyelerinin atıl duruma gelmesi,kaynak israfı demek bence.

Şu kısmı anlamıyorum, sistem sayısı kısıtlı doçent ve profesörlerle uğraşarak mı devamını sağlayacak.

Neden, sistem suistimal etmediği sürece bir öğretim üyesinin muayenehane açmasına karşı.

Düğüm üstüne düğüm atıyoruz sağlık sistemimize.Bu işin bir tane doğrusu yok bunun ben bilincindeyim ama karar alıcılar ne kadar bilincinde.Bu kararlar alınmadan önce anketler düzenlenerek,mutabakat aranarak alınsa daha etkili ve kapsayıcı olur diye düşünüyorum.

Son dakika olarak bu da Öğretim Üyesinin tepkisi...

médico

Tercih Dönemleri Üzerine-2


3.Kampüs imkanları,
Yurtların mevcudu,odaların durumu,kütüphane durumu kısacası yaşamı kolaylaştıran faktörlere sahibiyeti de önemlidir tercihlerde.
   
  Öğretim İmkanları,
Hastanede öğrenciye gösterilen tavır çok önemlidir.O ilk an vardır ya insan o anı unutamaz.Herhangi bir personelin ters bir bakışı dahi tıbbiyeliyi soğutur,o klinik gözünde soğur.Bilakis kendisine doktor gibi  değil de ama doktor adayı olarak yapılacak bir muamele ise içindeki ateşi körüklediği tecrübelerimle sabittir.Hastane personelinin bu konudaki mevcut kültürü önemlidir lakin bu da oturmuş bir tıp fakültesi kültürüne sahip olmasından geçer.

4.Fakülte ortamı;
Bütün şartlar mükemmel olsa bile hani milyon dolarlık futbolcuları bile mutsuz eden bir durum vardır ya ortama alışamamak …Bu konu futbol oyunlarına bile malzeme olmuştur futbolcu başka bir ülkeye transfer olur henüz alışamamıştır,mutsuzdur ve neden olarak da unsettled area yazar.
Mükemmel bir öğretim kadrosu,süper imkanlar,gülen yüzler ama arkadaş ortamı çevre uygun olmadığında hepsi değerini yitirir.Bu konuda da fakültelerin karakterleri vardır.Azıcık kurcaladığınızda hepsini öğrenmek mümkün,biri her şeyini paylaşır yedi yirmi dört beraber olabileceğin ortama sahipken,kendine çektirdiği notlardan bir kopya da sana çektirirken diğerinde sadece sınıf arkadaşlarını dersten derse görürsün,paylaşımın olmadığı çan eğrisinden dolayı herkesin birbirinden not kaçırdığı bir ortamı vardır.

İlk 100’e girdiniz kendinizi en yüksek tıp fakültesini yazmak zorunda hissetmeniz normal ama bence doğru değil.

Unutmayın ki öğrenci kalitesi fakülte için önemlidir ama tek etken değildir.

médico

Tercih Dönemleri Üzerine-1

Tercih Döneminde Bunlara Dikkat Etmeliydiniz

Bunun tavsiye şeklini aslında tercih döneminden önce yapmalıydım ama en azından bundan sonra ki tercih dönemlerinde tıp fakültesi seçerken bence dikkat edilmesi gereken hususları belirteceğim.






Ben 4 başlıkta bunu incelemeliyiz diye düşünüyorum.
1.Öğretim Üyesi Kalitesi
2.Oturmuş sistemi var mı?
3.Kampüs imkanları,öğretim imkanları(hastane-derslik)
4.Üniversitenin ortamı

1.Öğretim Üyesi Kalitesi;
Bu konu mezun olan insanlara göre farklı okuyanlara göre farklı cevaplar içermektedir.Mezun olanlar mezun olduklarından bence kendilerini yeterli görmeye başlayarak öğretim üyesi kalitesinin önemli olmadığını mesela diyabeti Türkiye’nin otoründen değil de bir dahiliye yan dal asistanından dinlemenin farklı olmadığı daha doğrusu farkın önemli olmadığı kanaatinde.Öğrenci ise otorden ders almanın hazzı içindedir bu durum içindeki öğrenim aşkını kamçılar.
Bense konumumdan farklı olarak,öğretim üyesi kalitesine fazlasıyla inanıyorum.Ben dahiliyenin her yan dalını işinin ehli profesörlerden alırken birçok –özellikle de yeni kurulanlarda-fakültede dahiliye de öğretim elemanı sıkıntısı mevcut.Ben Anatomi dersini işinin ehli bir hocadan alırken,her şeyin bir kural ile işlediği bir ortamdayken başka bir yerde hadi ders yapalım biraz da mantığı olabiliyor.
Bu konunun aşırı bir öneme sahip olduğu kanaatindeyim.

2.Oturmuş sistem;
Bu da aslında öğretim üyesi kalitesi ile paralel bir durum.Eğer sağlam bir kadronuz varsa eğitimindeki çeşitliliği de arttırırsınız.Yeni gelen birinci sınıfları kendi isteklerine değil bir sistem dahilinde işin içine daha erken girmelerini sağlarsınız.Çünkü programa konulan her iş öğretim üyesi yükünü arttırmakta eğer kadronuz yetersiz ve deneyimsizse bağlı olacakları bir sistem yoksa kendi içgüdüleriyle ,iyi niyetle işi götürmeye çalışırlar ama sistemin olmaması her zaman sıkıntı oluşturur.

médico

İntern Ne Demek?

Aslında burada İntern'ün kelime anlamını tarihçesini anlatmak vs değil niyetim onu zaten isteyen araştırır öğrenir lakin intern denen altıncı sınıfa geçmiş tıp fakültesi öğrencisinin hayatından bahsetmek isterim biraz.

Yeni almışsınızdır beyazlarınızı,ayakkabınız,çorabınız,terliğiniz,cerrahi önlükleriniz...Hazırsınızdır ve ilk mesai,ilk nöbet heyacanı yaşarsınız.Görev alanına vardığınızda sizi  ; burada çok birşey yapmayacaksınız,bize dosya doldurmada telefon bakmada yardımcı olun yeter,diye bir kalıp cümle karşılar. Bu İnternlük döneminizin özetidir benden demesi.Hee, sakın bunla baş etmeye de çalışmayın kendinizi demoralize ederek Tus temponuzu bitirmekten başka birşeye yaramaz bu çabanız.

Aslında ciddi bir konudur bu,3-4 yıl önce ciddi tartışmalar olmuş ve hatırlayamadığım bir üniversitenin mezuniyet töreninde söz alan dönem birincisi bayan tıbbiyeli bakanlığa,öğretim üyelerine,fakülte yönetimine verdi veriştirdi.Özeti ise bize pratik değil angarya yüklüyorsunuzdu. Haksız mıydı yada şu an durum nasıl?

Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinden nam-ı diğer internlerden herhangi birini çevirseniz size hep aynı şeylerden dem vuracaktır.Biz yapmamız gerekenleri yapmıyoruz.Bunun üzerine birçok hekimle irtibata geçtiğimde durumun 20 yıl önce de aynı olduğunu, değişen bir şeyin olmadığını gördüm.Ve bundan sonra da değişeceğini sanmıyorum,çünkü sistemin öyle bir derdi yok.Fransa'daki gibi maaş verip sorumluluk yüklemek,ilk yıllarda olabilecek muhtemel hataları üniversite hastanelerinde absorbe etmeyi düşünmek bize göre değil,çünkü o zaman uzmanlık öğrencisi uyurken nöbet bekleyecek kişi konusunda sıkıntı olabilir.

Üzücü olan zamanında internlük sisteminden yakınanların bugün hoca,baş asistan,asistan olduklarında geçmişi hatırlamazdan gelmeleri.İşte bundan sebep birşey değişmez.İntern de dolduğu zaman dayan az kaldı diyor ve yılını tamamlıyor,sıra geliyor çileyi çekecek yenilerine .

Bu dönemi geçilecek bir yıl görerek alabileceği maksimum şeyi almaya çalışan ve kendini en az sistemle çatışmadan demoralize etmeden devam eden kazanıyor her zaman da öyle olacak gibi duruyor.

Sanırım Uludağ Üniversitesi öğrencilerinin hazırladığı bir video,durumu net olarak özetliyor.

médico

Hala Yeterli Değil

Anlaşılmadık bir şekilde hekime yönelik şiddet devam etmekte ve buna anlamlı bir yaptırım hala uygulanmamaktadır.Bunun nedenleri ve çözümlerine yüzeyelde olsa burada değinmiştik.

Cılız seslerle de olsa yavaş yavaş bir kamuoyu oluşmakta ama bu hala hekimin ızdırabını dindirecek nitelikte değil.Neyin beklendiğini tam olarak anlayamıyorum.Gerçi 5 Ağustos tarihinde yapılan bir açıklama ile elde şiddet ile ilgili bilimsel veri olmadığını ve bu yüzden yapılacak bir anket ile somut verilere ulaşıp daha net tedbirler alınma niyeti oluştu.Ama bakınız 5 ağustos tarihi,yani çok yeni daha.Peki bu şiddet olayları ard arda gelmeseydi,bu çalışmalar hızlanmayacak hekimler tek tük şiddete maruz kalmaya devam mı edecekti.

Evet, halkın mutluluğu en önemlisi ama unutmayalım ki hekimler de halkın içinde ve ayrıca halkın en temel ihtiyaçlarının başında gelen sağlık hekimlerin önderliğinde yürütülmekte.

O zaman bu sınıfın acil ihtiyaçlarının gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi gerekmez mi?

                                                                                                                                                    médico

14 Mart Üzerine...


Bu gecikmiş bir 14 Mart yazısı.
Biraz toparlayamamktan biraz da fırsat bulamamaktan gecikti yazı.

14 Mart Tıp Bayramı Ankara'da Cumhurbaşkanı'nın himayelerinde Fatih Üniversitesi'nde Ankara'daki diğer tıp fakültelerinin dekan-dekan yardımcılarının ve Sağlık Bakanı ile Ankara Tabip Odası başkanının katılımılıyla kutlanmaya çalışıldı.

Bir önceki gün çıkan eylemlerin gölgesinde başlamıştı kutlamalar ve bu eylemlerin etkisi salonda da sürdü.Önce evsahibi üniversite dekanı birleştirici bir konuşma yaptıktan sonra ATO Başkanı eleştirilerde bulundu bende salondaydım ve hak verdim söylediklerine tablo beni şaşırttı.Tıp fakültesi öğrencisi bir arkadaşım,uzmanlık öğrencisi bir doktor ve bir uzman doktorun konuşmalarıyla içinde bulunduğum hayal dünyasından kabus gören biri gibi uyandım.Sonra Sağlık Bakanı çıktı ve tüm eleştirilere cevap verdi bu sefer de ona hak verdim karamsar tablo birden aydınlandı.

Evet, hangisi haklı ,hangisi haklı değil bunu toplantıdan sonra yanımda olan arkadaşlarımla tartıştık ve samimi söylüyorum karar veremedik.Kendimizi, kaotik bir ortamda olan tabip çalışma koşulları konusunda daha da artmış bir belirsizlik içinde bulduk.

Ama uzlaştığımız konu da olmadı değil; ortak paydanın hekim olduğu ve konuşan her iki tarafın da hekim olmasına rağmen anlaşmayı bırakın tam zıt kutuplarda olması siyasetin ne kadar sağlığın içine girdiğinin göstergesi sanırım.

Niyetim felaket tellallığı vs yapmak değil ama en azından sorunları bayramımızda değil de başka bir zaman tartışabilirdik sanırım.

Bu kutlamalar esnasında ayrıca Ankara'da her yıl Tıp Bayramı vesilesiyle yapılan Futbol Müsabakalarında dereceye giren takımlara Sağlık Bakanı ödüllerini verdi.Öğrenci,Asistan ve Öğretim Üyesi kategorilerinde yapılan müsabakalarda her üç kategorinin de şampiyonu Gülhane Askeri Tıp Fakültesi oldu.

médico

Onu Yaşat Yoksa...

Evet, uzun süredir moda ülkemiz de doktora şiddet.

Dizilerin bu konudaki katkısı bence çok fazla.Severek izlediğim Kurtlar Vadisi dizisinde çok net hatırladığım bir sahnede Polat,vurulan Çakır'ı ameliyata alan doktora da bu tarz şeyler söylemişti.Bu sanki doktora ekstra motivasyon oluyormuş gibi.Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye şartlarına alışmış hekimlerimizin bu tarz baskılara yenik düşeceğini sanmıyorum,dayanıklıyız nitekim daha ağır şartlara karşı.Ama bunun iyi bir örnek olduğunu söylemiyorum tabii ki,diziler de olay tehditle kalıyor ama gerçek hayatta anlayamadığımız tavırlara giriyor insanoğlu.

Acil basmalar,neden beni bekletiyorsun vs,hastam bayılıyor...
Hastalar ne düşünüyor bilmiyorum,doktorun onlara gönülsüzce hizmet ettiğini mi ,dertleri ne doktorla.Zor şartlar da çalışan hekime böyle yaparak ekstra motivasyon mu veriyor? Burada o kadar saçma bir döngü var ki anlaşılamaz.Ya da hangi hakla,kimden alıyor bu gücü de hastasına geç bakıldığı iddiasıyla saldırıyor sağlık personeline.Zaten hastası vefat ettiği için saldıranları saymıyorum,can alıp vermek özellikle Türk doktorunun engin mahareti ya.Türk doktoruna son anların da gelen bir hasta ölmez ya...

İçinden çıkılamayacak,herhangi bir temele dayandıramadığımız duygu durumu var hasta yakınlarında.
Bunun etkenleri bir tane değil belki ama çözümleri basit bence.

*Diziler körüklediyse,dizilerdeki sağlık sahnelerini sadece Sağlık Bakanlığının desteğiyle çekebilmeliler,onay olmadan yayınlayamasın,hem saçma sapan tıbbi müdahaleler olmaz,hem de sağlık personeline saygısızlık.
*Aciller de güvenlik görevlisi var ama ya yetersiz ya da görev paylaşımında bir sorun var,bunu dikkat edilmeli.
*Bunu yapanların cezası hafif olmamalı.Yaptıkları sadece kendilerini değil,uzun bir süre özellikle acil servislerin hizmetini aksatıyor.

Son olarak da yine tıp camiasının bütün olarak hareket edemeyeceğini bilmeme rağmen,söylemekten bıkmayacağım; bugün meslektaşımızın  başına gelen yarın bizim de başımıza gelmesi yüksek ihtimaldir.Kulaklarımızın üstüne yatmaktansa sesimizi duyuralım yetkililere.

Şiddet olayları çalışma azmimizi azaltıyor ve canı yanan meslektaşımızla beraber canımız yanıyor...

    médico

Yeniden...

Yeniden dememden sebep aslında 4 aydır yazamamam.Yoksa bırakıp tekrar başladığımdan değil.

Önce bloglar kapatıldı,sonra benim son finallerim derken tam 4 ay ara verdiğimi fark ettim.Sürekli birşeyin eksik olduğunu hissettim.Samimi olarak söylüyorum.Buraya birşeyler karalamaya başladığımdan beri,her olaya değerlendirme gözüyle bakar oldum.Tabi bir süre daha tıp çizgisini korumayı düşünüyorum.

Tıp alanında ateşli geçen mart ayı haricinde yaşanan,yorumlanacak büyük gelişmeler olmadı takip edebildiğim kadarıyla.

Ve o ateşli geçen mart ayının en ateşli günü olan 14 Mart tartışmasının tam ortasındaydım. İlerleyen post'larda bundan da bahsedeceğim, toparlayabildiğim kadarıyla.

Yazabilmek güzel şey.

                                                                                                                                          médico

Performans Sisteminin Yankıları


Dün Ankara'da yeni düzenleyemeyi eleştirdi meslektaşlarımız.

Ne kadar ses getirecek ve ne sonuca ulaşacak zaman gösterecek ama bir sonuç çıkmasa bile bence önemli olan hekimlerin tek bilek olarak hareket edebilmeleri.

www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/asistan-2468.html

médico

Bir Örnek Daha




Evet bu zamana kadar anlatmak istediklerime bir örnek daha yukarıda ki haber de mevcut.

Evet,haber bize ne anlatıyor? Ben asistanlık süresinin 4 yıl,5 yıl olmasını geçtim,çünkü bu durum yıllardır sürünceme de,sürekli değişti karar,sürekli de değişecek gibi duruyor.
Benim haberden asıl aldığım bir asistan doktorun haklı isyanı ve bu asistan doktorun hocaları hakkında söyledikleri.Kendisi her ne kadar yazısının sonunda toparlamış olsa  da durumu yine de söyledikleri tıp dünyasındaki ayrışmayı,çekememezliği,bencilliği daha bir sürü ağzıma almak istemediğim olumsuz sıfatı içeriyor.

Duyuyoruz sürekli değil mi,asistanına tekniğini öğretmeyen cerrah,asistanını ıvır zıvırla uğraştırarak zamanını öldüren öğretim üyeleri.

O kadar çok bilinmeyen denklem var ki tıp dünyasın da saymakla bitmez,çözüm için ortaya çıkılmadığı bir ortam da sorunları da kısık sesle konuşuyoruz.Kendi aramızda fısır fısır,öğle yemeklerinde veya bir hocamız sorunlarımızı sorduğunda anlatıyoruz derdimizi. Ne kazandık bu zamana kadar,koca bir hiç.

Problemlerin yüksek sesle çözüm bulamamasının bir sebebi de bence,tıp fakültesi öğrencisi 4.sınıf olduğunda sorunları hissetmeye başlar,internlük döneminde sıkıntısı zirve yapar ve mezun olur birden bıçak gibi tüm dertleri biter.Asistan olur ilk yıl nöbet yoğunluğu fazladır,bir sonraki yıl azalır,biraz rahatlar,bir sonraki yıl derken son yılında rahattır artık ve o sorunları kendisi çeken değilmiş gibi davranır.Artık uzman olmuştur ve o belli bir zümreye girmiştir artık,haliyle sorunları da farklıdır.

Yani neymiş,bir sonrakini düşünerek hareket etmeliymişiz.

Demek ki artık bencilliği bırakmalıymışız.

Demek ki neymiş sizin başarılı olmanız benim başarısızlığım anlamına gelmiyormuş.
Aksine sizin başarınız beni kamçılar beni de yüceltirmiş.

médico

Meslektaş Dayanışması !!!


Benim en çok sıkıntı duyduğum şeyin ne olduğunu bugün kadar yazdığım post’ların altında ince ince görmüşsünüzdür. Pratisyen hekime saygı,  aslında hekime saygı.

Zaten pratisyen hekimlerimizin değerinin yeni yeni arttığı bir ortamda geçen akşam bir tv kanalında gördüğüm bir program canımı sıktı. Evet, belki yapımcı ve katılan 4-5 kelli felli öğretim üyemiz iyi niyetle bir program yapmak niyetindeydiler ama beni rahatsız eden, üzen konuşmalar da geçti programda.

Programın konusu meşhur “Keçi Gribi”.

Telefonla soru soran bir bayan, oğlunun grip olduğunu vs anlattı ve olayı hekimin yazdığı reçeteye getirdi. 

Neden bana antibiyotik yazdı doktor? diye soruyor bayan. Öğretim üyelerimizden biri, kullanım için gerekli tüm endikasyonları düşünerek sorular sordu ve en son antibiyotiğin gereksiz olduğuna karar verdi.
Şimdi, hakikaten antibiyotik gereksiz yere yazılmış olabilir. Ama her zaman denildiği gibi muayene etmeden reçete yazmama kuralı neden muayene etmeden sorumlu hekimi sorgulamamayı da içermedi? Neden iyi niyetle de olsa bayanın sanki hekimmiş gibi verdiği her cevap doğru kabul edilerek hekim suçlu ilan edildi?

Ülkemiz de antibiyotik gereksiz yere kullanılıyor, yanlış kullanılıyor bunların hepsi kabul ama bu sorun tv’de hekimin kararlarını sağlam sebeplere dayanmayan bir şekilde sorgulayarak düzelmez diyorum.

Hekimin kararlarının sorgulanmaması gerektiği ve her zaman haklı olduğunu savunmadığımı zaten biliyorsunuz. Sadece doğru şekilde kararların irdelenmesi gerektiğini söylüyorum. 

médico

Öğretim Üyelerimizden Ne Bekliyoruz?

Evet , biz ne bekliyoruz öğretim üyelerimizden.
Biz halk olarak ne bekliyoruz,devlet olarak ne bekliyoruz,gelecekteki öğretim üyesi adayları olarak biz kendimizden neler bekliyoruz.

İnsanımız da nasıl pratisyen hekimin yaptığı teşhis de bir şüphe oluşuyorsa (her ne kadar üzücü olsa da) bir öğretim üyemizin de koyduğu bir teşhisi çoğunlukla sarsılmaz bir inançla kabul eder.Bu tedaviyi kolaylaştıran bir unsurdur o ayrı bir konu.Bu halkımızın öğretim üyelerimizi koyduğu yer hakkında bize ipuçları veriyor.

Bakanlığın öğretim üyesine bakış açısı her geçen farklı bir hal alıyor sanırım.Öğretim üyeleri sürekli bir koşuşturma içinde,ameliyata,ameliyattan çıkıp öğrenci dersine,bunlar yoksa poliklinik muayenesine,konseyler,vizitler vs...Arta kalan zamanda da araştırma yapacak,bu da olmazsa olmaz.

Peki ben ne bekliyorum öğretim üyeliğinden;öğretim üyesi poliklinik de zaman kaybetmemeli,öğretim üyesi beş günlük mesainin 3 gününü ameliyathane de geçirmemeli.
Öğretim üyelerimiz;öğrencilere daha fazla zaman ayırmalı ve daha çok olarak onların da en çok yapmak istedikleri işi araştırmayı daha çok yapmalı.

Benim gördüğüm çoğu öğretim üyesi,sürekli bir koşuşturma içinde.Ben mesai saatlerini boş geçirsinler,özgür olsunlar demiyorum tabii ki.Ama bu insanların serbest olarak sürekli bir araştırma sürekli bir yenilik peşinde olmaları gerektiğini söylüyorum.

Bu uygun şartları hazırladığımız öğretim üyelerimize bir de her fırsatta hesap sorabiliyoruz,neden dünyada yapılan araştırmalarda söz sahibi değiliz,neden adımız yok vs.Dünya da sağlık sisteminin bizdeki gibi karman çorman olduğunu sanmıyorum,dışarıdaki maddi gücü,onlara sağlanan maddi rahatlığı falan geçtim,o konulara girmiyorum zaten de,orada ki öğretim üyelerine sağlanan rahatlığı olsun sağlayabiliriz diye düşünüyorum.

Bu konu aslında o kadar karışık o kadar çözümsüzlüğe muzdarip bir konu ki,hele bir de her geçen gün daha da kördüğüm haline geldiğini varsayarsak nereye varacağını kestirmek mümkün değil.


médico

Tıpta İletişim Teknikleri

Hekimlerimize ve Tıp Fakültesi'ndeki öğrenci arkadaşlarıma bir kitap tavsiye etmek istiyorum.


Mutlaka benim tavsiye edeceğim kitaba benzer veya daha iyileri de mevcut olabilir.Bu alanda okuduğum ilk kitap ve inanın bu alanda ki eksikliğinizi hissedecek ve doğru bir iletişimin aslında neleri değiştirdiğini önce okuyarak ,uyguladığınız anda da yaşayarak göreceğinizi düşüünüyorum.

Kitapta iletişim basamakları sistematik bir dille anlatılıyor.Biraz resmi bir dili var çok akıcı değil ama her sayfadan birşeyler alabilmek için çabalarken sayfalar da biraz ağır ilerliyor.

Kitabın orjinal adı;Teaching and Learning Communication Skills in Medicine
Yazarları;Dr.Suzanne Kurtz-İletişim Profesörü
               Dr.Jonathan Silverman-Hekim
               Dr.Juliet Draper-Hekim

Kitabın çevirisini;Selim Yeniçeri,Ayşegül Yurdaçalış,Murat Yaşarlar yapmış ve Beyaz yayınları piyasaya sürmüş.

Belki klasik ama  "İyi bir doktor olmanın yolu,hastalarla sağlıklı iletişim kurmaktan geçer."

médico

Doktor-Hasta İlişkisi


Toplumumuz ilerledikçe,okudukça özgüvene ve belli bir kültür seviyesinin üstüne çıkıp,insan ilişkileri üzerine bilgilenmeye başladıkça bazı şeylere daha dikkat eder olduk.
                                              ***
Mesela konuşma dilinde "Siz" ve "Sen" zamirlerinin kullanım yerleri.
                                              ***
15-20 yıl önceki hasta popülasyonuyla şuan ki hasta popülasyonunun bilgi seviyesinin aynı olmadığı aşikar.Bunun paralelinde o zamanın hekimlerinin belki hastayla yakın ilişki kurarak anamnez sürecinde hastayla arasındaki duvarları yıkmak adına "Sen" kelimesini tercih etmesi günümüzde hoş karşılanmamakta.Tabi bu bütün doktorların bu hatayı yaptığı anlamına gelmez.
                                              ***
Burada bence hassas bir nokta var,doktor tabii ki hastasıyla her daim doktor-hasta ilişkisini sağlam kurmak zorunda olduğunu biliyor ve tabii ki nezaketi elden bırakmamak gerektiğini de biliyor.Yani iddia edildiği gibi günümüzde gelir düzeyi düşük ailelerin çocukları doktor olduğu ve onların da yetişirken bu nezaketten mahrum yetiştiği savıyla uzaktan yakından alakası yok.
                                              ***
Şu noktayı tartışmalıyız bence,hastanın sosyo-kültürel durumuna göre ona hitap şeklimizi düzenlemeli miyiz?
                                              ***
Hayır diyenlere bir hocamızın yaşadığı örneği sunmak istiyorum."Birgün meslektaşım aradı hastayla bir türlü iletişim kuramadım,anamnez alamıyorum,rica etsem bakarmısın dedi.Bende tamam dedim.Hastayı görünce ilk olarak Teyzecim neyin var dedim?Teyzemin cevabı aynen; sonunda biri bana doğru düzgün seslendi.Arkadaşım kendisine daha önce hanımefendi diye hitap ettiğinden iletişim kurulamadığını öğrendim"Evet,bu örnek basit ve belki de inanmadınız ama bu yaşanmış olayı birçoğumuz da yaşayacağız.Çünkü bu ülkemizin gerçeği bu teyzelerimizin de her hastamızın olduğu gibi değeri eşittir.Bu konuda en ufak bir şüphemiz olmasın.
                                              ***
Benim sorum,yada tartışılması gereken;
                                              ***

Hanımefendi ve Teyze kalıpları hastadan hastaya değişmeli mi?

Trafik Cezası


Artık kapana girdin bir kere , tıpkı yeni doğan çocuk gibisin.
Çivilendin buraya .Neden ve niçin olduğunu bilmeden ,
tıpkı bir iğneyle belinden tahtaya raptedilen kelebek gibi.
Burada bir tek kapı , yalnız giriş kapısı vardır dostum 
ve yaşamak bizatihi bir suçtur...

Evet Ankara Devlet Tiyatrosunun Ocak 2011 programında yer alan ve Perşembe akşamı izlediğim bir oyun "Trafik Cezası".
50 yıl önce Paolo Levi'nin yazdığı oyunu yöneten Aclan Büyüktürkoğlu idi.

Anlattıkları ve anlatmak istedikleriyle derin anlamlar içeren bir oyundu ve güzel kurgulanmıştı herşey.
Dekor,kostüm,oyuncular herşey çok güzel planlanmıştı.
Sahne kat kat dizayn edilmiş,sınıfları temsil ediyordu bence.

Oyunda kahraman ,Pinedus isimli kraliyete muhalif bir partinin gazatesinde çalışan bir köşe yazarı.Kolluk kuvvetleriyle girdiği basit bir münakaşa muhalefetin fırsatçılığıyla tam bir ülke meselesine dönüşüyor.İşin içine iktidardakiler,muhalefettekiler,kral ve hatta halk karışıyor.
Velhasıl olay öyle bir hal alıyor ki Pinedusun durumunda ki olacak her değişiklik iktidar ve muhalefeti bağlıyor.Muhalefet oy,iktidar prestij peşinde.
Sonucunu tabii söylemeyeceğim ama sonucunda şu cevabı alabilecek misiniz bakalım?

Pinedus suçlu mu değil mi?

Sorun suçun bilerek işlenmesi değil,farkında olmadan işlenmesi.
Gerçekten günahı,kötülüğü o kadar kanıksamışız ki,düşünmek hiç aklımıza gelmiyor.
Acaba bu insanların kendi bencilliklerinden mi geliyor?
Yoksa yanlış düzenlenmiş büyük bir ilahi güç mü?
Gerçekten suçlu muyuz yoksa bizzat kurban mıyız?

Sözümü yine bu oyundan bir alıntıyla bitiriyorum,

"Bazı şeylerin başkaları tarafından izahı mümkün değildir.İnsan o neticeye kendisi varmalıdır."

médico

Aralık 2010


 



2010 Aralık TUS’ta Bölümlerin En Düşük Kazanıldığı Puan ve Yerler,

BÖLÜM ADI
KAZANILAN HASTANE / FAKÜLTE
PUAN
ACİL TIP
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
050.723
AİLE HEKİMLİĞİ
MARMARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
050.018
ANATOMİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
056.862
ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
055.151
BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
053.667
ÇOCUK CERRAHİSİ
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
054.730
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
052.543
ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
063.292
DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLARI
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
063.352
ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
055.729
FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
062.685
FİZYOLOJİ
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
057.420
GENEL CERRAHİ
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
050.695
GÖĞÜS CERRAHİSİ
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
053.262
GÖĞÜS HASTALIKLARI
ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
054.822
GÖZ HASTALIKLARI
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
061.393
HALK SAĞLIĞI
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
051.472
HİSTOLOJİ VE EMBRİYOLOJİ
PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
059.734
İÇ HASTALIKLARI
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
054.517
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
055.526
KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
053.273
KARDİYOLOJİ
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
057.510
KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI
KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
058.916
NÖROLOJİ
ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
056.686
NÜKLEER TIP
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
064.533
ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ
KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
054.932
PLASTİK, REKONSTRÜKTİF VE ESTETİK CERRAHİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
056.398
RADYASYON ONKOLOJİSİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
058.682
RADYOLOJİ
YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
062.031
RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
058.950
SPOR HEKİMLİĞİ
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
060.977
TIBBİ BİYOKİMYA
UFUK ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
059.109
TIBBİ FARMAKOLOJİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
059.035
TIBBİ GENETİK
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
060.951
TIBBİ MİKROBİYOLOJİ
EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
057.333
TIBBİ PATOLOJİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
055.569
ÜROLOJİ
DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
058.955

Evet durum bu sanırım burada ki işimi çabuk bitirip tekrar dersin başına oturacağım. Medimagazin de  yayınlanan bu liste bize bir takım değerlendirmeleri yapma imkanı sağlıyor. Bunlar;

Sorumluluğu fazla olan alanların giderek daha az tercih edildiğini ,

Doktorlarımızın bir kısmının gelirinin yüksek olduğu branşlarda yoğunlaşırken bir kısmının da rahat çalışabilecekleri alanları tercih ettiğini ,

Sanırım en çok dikkat çeken de birkez daha Cerrahi branşlardaki puanlar.Özellikle kendi fakültemin Genel Cerrahi kliniğine asistan bulma konusunda zorlandığını bildiğimden bu tablonun tüm Türkiye'de mevcut olduğunu görüyoruz.

médico