Performans Sisteminin Yankıları


Dün Ankara'da yeni düzenleyemeyi eleştirdi meslektaşlarımız.

Ne kadar ses getirecek ve ne sonuca ulaşacak zaman gösterecek ama bir sonuç çıkmasa bile bence önemli olan hekimlerin tek bilek olarak hareket edebilmeleri.

www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/asistan-2468.html

médico

Bir Örnek Daha




Evet bu zamana kadar anlatmak istediklerime bir örnek daha yukarıda ki haber de mevcut.

Evet,haber bize ne anlatıyor? Ben asistanlık süresinin 4 yıl,5 yıl olmasını geçtim,çünkü bu durum yıllardır sürünceme de,sürekli değişti karar,sürekli de değişecek gibi duruyor.
Benim haberden asıl aldığım bir asistan doktorun haklı isyanı ve bu asistan doktorun hocaları hakkında söyledikleri.Kendisi her ne kadar yazısının sonunda toparlamış olsa  da durumu yine de söyledikleri tıp dünyasındaki ayrışmayı,çekememezliği,bencilliği daha bir sürü ağzıma almak istemediğim olumsuz sıfatı içeriyor.

Duyuyoruz sürekli değil mi,asistanına tekniğini öğretmeyen cerrah,asistanını ıvır zıvırla uğraştırarak zamanını öldüren öğretim üyeleri.

O kadar çok bilinmeyen denklem var ki tıp dünyasın da saymakla bitmez,çözüm için ortaya çıkılmadığı bir ortam da sorunları da kısık sesle konuşuyoruz.Kendi aramızda fısır fısır,öğle yemeklerinde veya bir hocamız sorunlarımızı sorduğunda anlatıyoruz derdimizi. Ne kazandık bu zamana kadar,koca bir hiç.

Problemlerin yüksek sesle çözüm bulamamasının bir sebebi de bence,tıp fakültesi öğrencisi 4.sınıf olduğunda sorunları hissetmeye başlar,internlük döneminde sıkıntısı zirve yapar ve mezun olur birden bıçak gibi tüm dertleri biter.Asistan olur ilk yıl nöbet yoğunluğu fazladır,bir sonraki yıl azalır,biraz rahatlar,bir sonraki yıl derken son yılında rahattır artık ve o sorunları kendisi çeken değilmiş gibi davranır.Artık uzman olmuştur ve o belli bir zümreye girmiştir artık,haliyle sorunları da farklıdır.

Yani neymiş,bir sonrakini düşünerek hareket etmeliymişiz.

Demek ki artık bencilliği bırakmalıymışız.

Demek ki neymiş sizin başarılı olmanız benim başarısızlığım anlamına gelmiyormuş.
Aksine sizin başarınız beni kamçılar beni de yüceltirmiş.

médico

Meslektaş Dayanışması !!!


Benim en çok sıkıntı duyduğum şeyin ne olduğunu bugün kadar yazdığım post’ların altında ince ince görmüşsünüzdür. Pratisyen hekime saygı,  aslında hekime saygı.

Zaten pratisyen hekimlerimizin değerinin yeni yeni arttığı bir ortamda geçen akşam bir tv kanalında gördüğüm bir program canımı sıktı. Evet, belki yapımcı ve katılan 4-5 kelli felli öğretim üyemiz iyi niyetle bir program yapmak niyetindeydiler ama beni rahatsız eden, üzen konuşmalar da geçti programda.

Programın konusu meşhur “Keçi Gribi”.

Telefonla soru soran bir bayan, oğlunun grip olduğunu vs anlattı ve olayı hekimin yazdığı reçeteye getirdi. 

Neden bana antibiyotik yazdı doktor? diye soruyor bayan. Öğretim üyelerimizden biri, kullanım için gerekli tüm endikasyonları düşünerek sorular sordu ve en son antibiyotiğin gereksiz olduğuna karar verdi.
Şimdi, hakikaten antibiyotik gereksiz yere yazılmış olabilir. Ama her zaman denildiği gibi muayene etmeden reçete yazmama kuralı neden muayene etmeden sorumlu hekimi sorgulamamayı da içermedi? Neden iyi niyetle de olsa bayanın sanki hekimmiş gibi verdiği her cevap doğru kabul edilerek hekim suçlu ilan edildi?

Ülkemiz de antibiyotik gereksiz yere kullanılıyor, yanlış kullanılıyor bunların hepsi kabul ama bu sorun tv’de hekimin kararlarını sağlam sebeplere dayanmayan bir şekilde sorgulayarak düzelmez diyorum.

Hekimin kararlarının sorgulanmaması gerektiği ve her zaman haklı olduğunu savunmadığımı zaten biliyorsunuz. Sadece doğru şekilde kararların irdelenmesi gerektiğini söylüyorum. 

médico

Öğretim Üyelerimizden Ne Bekliyoruz?

Evet , biz ne bekliyoruz öğretim üyelerimizden.
Biz halk olarak ne bekliyoruz,devlet olarak ne bekliyoruz,gelecekteki öğretim üyesi adayları olarak biz kendimizden neler bekliyoruz.

İnsanımız da nasıl pratisyen hekimin yaptığı teşhis de bir şüphe oluşuyorsa (her ne kadar üzücü olsa da) bir öğretim üyemizin de koyduğu bir teşhisi çoğunlukla sarsılmaz bir inançla kabul eder.Bu tedaviyi kolaylaştıran bir unsurdur o ayrı bir konu.Bu halkımızın öğretim üyelerimizi koyduğu yer hakkında bize ipuçları veriyor.

Bakanlığın öğretim üyesine bakış açısı her geçen farklı bir hal alıyor sanırım.Öğretim üyeleri sürekli bir koşuşturma içinde,ameliyata,ameliyattan çıkıp öğrenci dersine,bunlar yoksa poliklinik muayenesine,konseyler,vizitler vs...Arta kalan zamanda da araştırma yapacak,bu da olmazsa olmaz.

Peki ben ne bekliyorum öğretim üyeliğinden;öğretim üyesi poliklinik de zaman kaybetmemeli,öğretim üyesi beş günlük mesainin 3 gününü ameliyathane de geçirmemeli.
Öğretim üyelerimiz;öğrencilere daha fazla zaman ayırmalı ve daha çok olarak onların da en çok yapmak istedikleri işi araştırmayı daha çok yapmalı.

Benim gördüğüm çoğu öğretim üyesi,sürekli bir koşuşturma içinde.Ben mesai saatlerini boş geçirsinler,özgür olsunlar demiyorum tabii ki.Ama bu insanların serbest olarak sürekli bir araştırma sürekli bir yenilik peşinde olmaları gerektiğini söylüyorum.

Bu uygun şartları hazırladığımız öğretim üyelerimize bir de her fırsatta hesap sorabiliyoruz,neden dünyada yapılan araştırmalarda söz sahibi değiliz,neden adımız yok vs.Dünya da sağlık sisteminin bizdeki gibi karman çorman olduğunu sanmıyorum,dışarıdaki maddi gücü,onlara sağlanan maddi rahatlığı falan geçtim,o konulara girmiyorum zaten de,orada ki öğretim üyelerine sağlanan rahatlığı olsun sağlayabiliriz diye düşünüyorum.

Bu konu aslında o kadar karışık o kadar çözümsüzlüğe muzdarip bir konu ki,hele bir de her geçen gün daha da kördüğüm haline geldiğini varsayarsak nereye varacağını kestirmek mümkün değil.


médico